Dünyanın En Eski Yıldız Haritası

DÜNYANIN EN ESKİ YILDIZ HARİTASI

Dünya’nın en eski yıldız haritası olduğuna inanılan “Nebra Gökyüzü Diski” Londra’daki British Museum’da sergilenmektedir.

Tarih boyunca gökyüzündeki hareketlere, gezegenlerin ve yıldızların konumlarına yönelik olarak yorumlamalarda bulunan insanlık, yeryüzündeki birçok durumu veya olayı buna yönelik yorumlamıştır. Ayrıca hayat amacını bulmak, taşıdığı karakteri anlayabilmek ve evreni anlamlandırabilmek için de astroloji ilminden faydalanmıştır.

Günümüzde uzman astrologlardan doğum haritası analizi yaptırabilir ve geleceğinize yönelik transit haritalar da çıkarabilirsiniz. Bununla birlikte şayet geleceğinize yönelik daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız fal baktırmak da isteyebilirsiniz. İstediğiniz fal çeşitleri arasından seçeceğiniz herhangi bir fal ile yüzü yüze veya online fal olarak fal baktırabilirsiniz. Bir gerçek falcı ile fal baktırmak deneyimini edindiğiniz zaman sahip olduğunuz bu deneyimle tekrar tekrar fal baktırmak isteyeceksiniz. Kendinizi daha iyi anlamak, geleceğinize yönelik isabetli yorumlar duymak için fal baktırmak iyi bir seçenek olabilir.

Astroloji ve Yıldız Haritası

Gökyüzüne bakarak kehanetlerde bulunmak insanlık tarihi kadar eski. İnsanların evreni anlamlandırmaya olan ihtiyaçları ve geleceğe yönelik merakları dolayısıyla gökyüzüne yönelmişlerdir. Bunun ilk örneklerini Asur ve Babil krallıklarında bulabiliriz. Özellikle Mezopotamya coğrafyasında yapılan kazılarla bunun kanıtlarına ulaşılmıştır. O zamanlar geleceğe dönük yapılan öngörüler çoğunlukla hava durumları ile ilgiliydi. Günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle artık gökyüzü hareketlerini yorumlamak çok ilerlemiş olsa da, elbette bu gelişim tarihin birikimleriyle birlikte meydana gelmiştir.

Nebra Gökyüzü Diski

Uzmanlar tarafından Bronz Çağı’na ait olduğu düşünülen Nebra Gökyüzü Diski, 1999 yılında Almanya Halle kentinde yapılan arkeolojik kazılar sonucu bulunmuştur. Yaklaşık olarak 3600 yıl öncesine ait olduğu bilinen bu ilk yıldız haritası dünyanın en eski yıldız haritası olma niteliğini taşımaktadır. 

Çapı 30 santimetre olup mavi, yeşil ve altın sarısı renklerinden oluşan plakada Güneş’i Ay’ı, gün dönümlerini ve diğer yıldızları görmek mümkün. Bulunduğu dönemden bu yana Almanya’nın Antik Eserler Devlet Müzesi’nde sergilenen eser, İngiltere’ye taşınarak şu an Londra’daki British Museum’da yer almaktadır.

Yirminci yüzyılın en önemli arkeolojik keşifleri arasında gösterilen Nebra Gökyüzü Diski, Birleşmiş Milletler’in Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nünün (UNESCO) önemli tarihi belgeler listesine dahil edilmiştir. 2022 yılı şubat ayında British Museum’da yapılacak Stonehenge sergisinde ziyaretçilere açılacaktır. Serginin küratörü olan Neil Wilkin yaptığı açıklamalarda, toprak altında Bronz Çağı Avrupası’ndan günümüze kadar ulaşabilmiş bu eseri, Avrupa coğrafyasını birbirine bağlayan bir anıt niteliği taşıdığını belirtmiştir. 

Almanya’nın Nebra kasabasında bulunan disk, ilk kez yurt dışına çıkarılarak ilk kez sergilenmek üzere British Museum’a ödünç verilmiştir.

Bronz Çağı’ndan kalma kılıçlar ve baltalar gibi eşyalarla birlikte bulunan Nebra Gökyüzü Diski, metal detektörlerle define avcıları tarafından bulunmuştur. Bu eserler sonrasında polis operasyonlarıyla birlikte dünya kültürel mirasına kazandırılmıştır. Bulunduğu tarihlerde diskin sahte olduğunu iddia edenler de olmuştu.

Dünya kültürel mirası listesine eklenerek koruma altına alınan bu eser, 3 bin yılı aşkın süredir toprak altında kalmış ve artık gelecekteki bilimsel çalışmalar için de ışık tutmuştur.

Londra’nın batısında bulunan Salisbury Vadisi’nde bulunan Stonehenge, milattan önce yaklaşık 2500 yıllarında inşa edildiği düşünülen taş dikitlerdir. Güneş’in hareketlerine göre sıralanan taşların tam olarak hangi amaçla inşa edildikleri günümüzde bilinmeyen bir sır olarak varlığını sürdürmektedir. Nebra Gökyüzü Diski’nde de mevsimsel gün dönümleri ve Güneş’in hareketleri işaretlenmiş olduğundan, Bronz Çağı’nda bugünkü Avrupa coğrafyasında yaşayan medeniyetler için Güneş’in önemli bir inanca hizmet ettiğini söylemek mümkündür. Yaşamlarını da gökyüzü hareketlerine ve Güneş ile Ay’ın konumlarına göre düzenlediklerinden, sahip oldukları inanç sisteminin temellerinin de bunlar olduğunu anlamak zor değil elbette.